Blog Yazılarımız

İş Yaşamında Mutluluk ve Huzur Mümkün Mü?

Çalışma hayatında en çok konuşulan konulardan biri de “huzurlu ve mutlu” bir çalışma ortamı. Kurumların kimisinde bu çok mümkün iken kimilerinde ne oluyor da bu hayal gibi görünüyor. Ve “mutlu bir ortamında çalışmak” çalışan olarak herkesin doğal olarak tercih ettiği bir durumdur. Yıllardır İnsan Kaynakları’nın ve eğitimin içinde olmamdan dolayı bu konuda pek fazla kişileri dinleme ve geribildirim alma şansım oldu ve bu durum karşısında her zaman çok hassas duruş sergilemişimdir. Çalışanların her birinin kendine göre haklı sebepleri de olabiliyor. Gözlem yapmadan ve iyi bir seviyede dinlemeden bunu anlamak mümkün değildir.

Bu noktada düşündüğümde doğrudan hissettiğim; birlikte çalışmış olduğumuz ekip arkadaşları, yöneticiler önemli bir etkendir. Hatta kurumun işleyişi ve kültürü de buna ilave edilebilir. Huzur ve mutluluğun en temel ve en birincil basamağında etkili bir iletişim vardır. Kişiler ile iletişimdeyken karşı taraftan aldığımız / veya bizim karşı tarafa yansıttığımız yaklaşım çok önemlidir. Buna enerjimiz, ses tonumuz, mimiklerimiz ve iletişim modelinde olan aklınıza gelebilecek her noktayı dahil edebilirsiniz. Profesyonel yaşam; hedefler ve başarı üzerine kurulu bir düzen olduğu için daha çok sonuç odaklı bakış açısı ile kişileri dinleriz ve tepki veririz. İş üzerinde yoğunlaşırken ise iletişimin ayarı bazen kaçabiliyor. Burada çok kritik bir nokta var ki; şartlar ne olursa olsun yani her durumda etkili iletişim çerçevesinde kalabilmektedir.

Şeffaf bir şekilde şöyle özetleyebilirim. Bir projenin değerlendirildiği bir iş tanımı düşünün. Bu projenin alt hedefleri, kaynakları, teslim tarihi gibi birçok belirlenmiş adımları da var. Fakat ne oldu ise bu proje konuşulur iken iletişim tatsız bir noktaya gidebiliyor. Evet, başarılı olmuş olabilir fakat başarısız ya da biraz daha sancılı giden bir süreç de olabilir. Bir takım yönetici veya çalışanlar tepkisini pozitif yaklaşım ile vermeyi tercih ederken, bir takımı da tepkisini oldukça sert ve negatif boyutta koyabiliyor.

Siz, negatif bir enerjide ve iletişimde geribildirim almak ister misiniz?

Düşünsenize, bu yaklaşımın ne projeye, ne de kişiye faydası vardır. Çalışan bu noktada yeterli geribildirim alamadığı için nerede hata yaptığını bilemeden birde üzerine çalışma ortamından duygu olarak uzaklaşmaya başlamaktadır. Bu süreç tekrarlandıkça ise çalışan tarafında çekilmez bir boyuta gelebiliyor. İş ortamında mutsuzluğa dair örneklerden bir tanesiydi bu…

Profesyonel yaşamda işler güçler hiç bitmeyecektir. Hatta her geçen gün teknolojinin de sağlamış olduğu dinamik ve müşteriye sunulan hizmet / çıktı ile beraber daha da artacaktır. Çalışma hayatının kanunu bu, ne yapalım! Bu bitmeyen işler içerisinde çalışma ortamımızı daha çekilir ve sempatik kılmak için niye farkındalığımız olmasın. Çalışan veya yönetici hiç fark etmez, herkes bu süreçte üzerine düşeni yapacaktır. Biraz önce de belirttiğim gibi iletişim sadece evet bir tanesi fakat maalesef ki tüm boyutlarda var olan en temel noktadır. Geribildirimde, yöneticilikte, ekip çalışmasında, proje yönetiminde, performansta ve birçok yetkinlikte iletişim kaçınılmazdır. Ve bu tüm adımlarda koşulsuz verimli iletişim vardır. Aslında sihirli bir değnektir. Önemli olan; biz burada iletişimde nasıl bir tarz kullanmayı tercih edeceğiz. Ufacık bir nokta gibi görünen fakat profesyonel hayatta mutlu ve huzurlu bir ortamın yaratılmasında en önemli adımdır iletişim…

Ve şimdi soruyorum size, siz hangi iletişim modelindesiniz? Pozitif mi?  ………… mi? İkinciyi yazmaya bile elim varmıyor. Ne yapalım, bizde doğru davranış sergileyerek ikinci modelde yer alan kişilere rol model olmayı tercih edeceğiz. Eminim bir gün herkes bizim tarafımızda olacaktır. Eeee ne demişler, “Üzüm üzüme bakarak kararır”. Hadi karartalım o zaman…

Çalışırken mutluluğun ve huzurun bolca olduğu bir çalışma ortamı diliyorum.

Sevgilerimle,

Tuba Karagöz Sever

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *