FONKSİYONEL VE AÇIK BÜFE İNSAN KAYNAKLARI
Endüstri 4.0 çağında bile istisnasız tüm kurumların en değerli kaynağı insan. Bazı meslekler zamanla sona ererken aynı hızda bu yeteneklere ihtiyaç duyan yepyeni meslekler de geliyor. Kurumlar ise bu değerli yetenekleri çekmek ve elde tutmak için adeta bir birleri ile yarışıyor. Benim aklıma hemen şu soru geliyor; “insan hep bu kadar değerli bir "kaynak" mıydı ve "kaynak" olarak insan nasıl kurumların yaşamının ortasına oturdu?
Bir kurumun ürün veya hizmet üretebilmesi için ihtiyaç duyduğu kaynaklarından biri de insan faktörüdür. Yıllardır İnsan Kaynakları’nın tanımını şöyle yaptık; bir kurum içerisinde insana dair yapılan tüm çalışmalar olarak ifade ettik. Pekala, düşündüğümüzde günümüz İnsan Kaynakları ve çalışanları neler yapıyor? Bu sorunun cevabından önce “neden” etkin ve verimli bir İnsan Kaynakları olma yolunda ilerleniyor, bunu birlikte bir değerlendirelim.
Çalışanların kurumlarına katkı sağlayabilmeleri, başarılı olabilmeleri için mutlu insan – mutlu çalışan duygusunu yaratmak gerekiyor. Çalışanlar ne kadar mutlu ise kurum da o kadar verimli ve başarılı bir yolda ilerliyor. Böyle, odağında insan olan kurumlarda, kurumun stratejik hedefleri, bireysel hedefleri ve kurum gereklilikleri de dengeli bir şekilde ilerler. Çalışan kendini geliştirme fırsatı buldukça kuruma olan katkısı da doğru orantı ile artmaktadır.
Bu bakış açısı ile İnsan Kaynakları’nın temelinde aşağıdaki noktalar sıralanabilir ;
- - Çalışanlar etkin ve verimli bir şekilde yönetilirse ve bireysel gelişimleri desteklenirse kurum verimliliği artarak ve uzun vadede kuruma daha fazla kazanım sağlayacaktır.
- - Çalışanları her yönden geliştirecek ve destekleyecek süreçler tasarlanmalıdır. Çalışanı sosyal, ekonomik ve psikolojik olarak destekleyecek program ve uygulamalara daha fazla yer verilmelidir.
- - Çalışanların yeteneklerini ve yetkinlikleri sergileyebilecekleri ve özellikle iş başında kullanabilecekleri bir çalışma ortamı yaratılmalıdır.
- - Tüm bu İnsan Kaynakları oluşumunda hem kurumun hem de çalışanların beklenti ve hedefleri mutlaka göz önünde tutulmalıdır.
Kurumların birçoğu tüm adımlarda en iyi olabilmek ve en iyiyi sunabilmek üzere aktif çalışmalar yapıyorlar. Eski personelcilik zihniyetinden bugünlere baktığımızda gözle görülür çok büyük bir fark olduğunu hepimiz biliyoruz. Birkaç kişilik bir ekibin performansı ile yürüyen, iş çeşitliliği – sorumluluğu daha dar ve her çalışan her işi yapar mantından daha çok “insan” kaynağına daha yakışır ve hizmet eden fonksiyonel bir yapıda ilerlenmektedir. Bu yapısallığa genel olarak baktığımızda ise bugün pek fazla süreçleri ayrı ayrı izleyebiliyoruz. Bunlar ;
- - İşe Alım ve Özlük,
- - Tahakkuk, Bordro ve Puantaj,
- - Davranışsal Yetkinlik Değerlendirme / Teknik Yeterlilik Değerlendirme,
- - Performans Yönetimi,
- - Organizasyonel Gelişim / Kariyer Yönetimi
- - Ücret Yönetimi,
- - İdari ve Sosyal İşler,
- - İş Sağlığı ve Güvenliği,
- - Eğitim ve Gelişim,
- - Çalışan Bağlılığı ve
- - İşveren Markası gibi bir çok başlıkta ekip yapılanmaları ile takip edilmektedir.
Fonksiyonel İnsan Kaynakları modelinde en önemli olarak gördüğüm nokta; daha fazla çalışana katkı ve değer sağlayan bir yapıya gelmiş olmasıdır. Zaman ile bu değişimin içinde aktif yer alan, gözlemleme ve çalışma şansına tanık olan bir İK’cı olarak şunu paylaşmaktan çok mutlu oluyorum.
Her geçen gün hem çalışanların, hem de İK’cılık mesleğinin günümüzde önemi ve değeri büyüyor. Bu noktada; çalışanların ve kurumların beklentisi ve bir o kadar da giderek artan teknolojinin etkisi ile İnsan Kaynakları inanılmaz büyük bir yelpaze ile hizmet sunmak için çalışmalarına devam ediyor. Ve çok net olarak gördüğüm bir şey var ki; önümüzdeki dönemlerde fonksiyonel İK ile birlikte daha fazla teknolojik, dijital ve bir o kadar içinde insan kavramını barındıran farklı dinamik yapılar ile daha da büyümeye ve değişmeye devam edecektir.
Pekala, biraz da bu kadar değişimin ve büyümenin yaşandığı İnsan Kaynakları süreçlerinde “yetkin bir İK’cı kimliği nasıl olmalıdır” sorusuna ışık tutalım. İnsan odaklılığı, sorumluluk duygusu yüksek, yaratıcı ve yenilikçi yaklaşım sergilemeyi benimseyen, stratejik düşünen, zamana çok hızlı ve kolay uyum sağlayan, pozitif, enerjik, iş ve zaman planlamasında verimli ve iletişiminde harikalar yaratan kişiliklerden bahsediyorum. Bu yetkinliklere sahip potansiyel İK’cılar değerlendirilmelidir ve bu meslekte yer almalıdır. Bu kadar yetkinliği bir arada sergilemek zor gibi görünse de maalesef bir o kadar da hassas bir noktadır. İK’cıları daima kurumların kalbi ve beyni olarak görmüşümdür. Çoğu zaman ise kurumsal vitrin. Yaratmış oldukları ilk enerji ve imaj sadece mevcut çalışanları değil, potansiyel çalışanları / adayları da etkilemektedir. Bu nokta ise, her zaman iş süreçlerine doğrudan yansımaktadır.
Mükemmel İK süreçleri; ihtiyaç ve beklentilerin artması ile birlikte, günümüzde ve biz İK’cıların tam da içinde artarak şekillenmeye devam edecektir.
Kurumlarımızın ve çalışanlarımızın daha verimli, daha başarılı olabilmeleri için, şahane İK’cılar, şahane süreçler yaratmak için, bu mesleğe daha fazla gönül veren, İK yolculuğunda kendini adayacak birçok meslektaşımız olacaktır. Ben ve benim gibi deneyimli, bu mesleğe gönül ve emek vermiş arkadaşlarım büyük bir heyecan ile siz kıymetli İK’cıları bekliyor olacağız.
Sevgilerimle,
Tuba KARAGÖZ SEVER
GELİŞİME YOLCULUK Koçluk, Eğitim ve Danışmanlık
Koç, Mentor, Kişisel Gelişim ve Yönetim Danışmanı, İnsan Kaynakları Danışmanı
.